Durum, dram, drum

Durum, dram, drum

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Şarkılar Yine Şarkılar

Şarkılar Kafamızı Kaldırmamıza Yardım Eder mi?

Dinlediğimiz şarkıya bağlı ve ruh halimize galiba.
Suya düşmüş söğüt dalı gibiyseniz ve yıllar önce birinin bunu yazıp söylediğini görürseniz yüzünüz gülmeye başlayabilir. Gülerken aynı anda ağlarsınız. Ve gizli gizli değil de açıktan ve akşam olmasını beklemeden ağlarsınız.

Belki de dökülen gözyaşları içinde, gece görünen Ay'ı, köşede bekleyen avcıları ve hainler mezarlığını üst üste girmiş imgeler halinde ve patlayan fotoğraflarla ve tank atışlarıyla ve tüm yok sayılma acılarıyla bir karışık kokteyl halinde iliklerinizde duyarsınız.

Şiir şarkı edebiyat filmler oyunlar aşklar çocuklar güller kokular ve tabii sincaplar ve tüm diğer hayvanlar, olan olabilecek tüm güzel iyi şeyler ve görüntüler kaçıverir.

Tiyatro sözcüğünün ikinci, üçüncü mecazi anlamı televizyonlarda darbe girişimine dair yorumlarla tümümüzün kafalarına çakılırken ve yok oluşa dair tüm uyaranlar ağzımıza burnumuza vura vura kan ve itlik den başka en ufak iyice şeyleri yok ederek saçılırken bir de dünyadaki en kıymetlimiz bir duvar çekerse önümüze... Allah'a sarılmaktan başka çareniz kalmaz. Allah yardım eder mi? Kim bilir... Ben etmez sanıyorum ama belki de ediyordur.

Hani "Ölüm eşitler." idi insanları.
Hainler mezarlığı nedir? Nasıl insanlarsınız lan siz? Ölmüş.
Tamam en fazla içinizden "gebersin, iyi olmuş" dersiniz de "Hainler Mezarlığı" diye tabela yaptırmak ne? Böyle bir mezarlık kurgulamak ne? Ne biliyorsunuz o hain darbecinin hangi nedenlerle o rolde olduğunu? Ya tamamen salaklığından ya da saflığından ya da yaptığı ve sizin varlığını beslediğiniz iş, meslek kuralları gereği yani sadece emir kulu olarak oraya düşmüş, o rolü oynamak zorunda kalmış ise? Bütün doğru ve yanlışları kusursuz bilen kim varsa Allah kahretsin onu.

Kişisel gelişim kitaplarındaki solüsyonlar gibi çarelerimiz var.
Rüzgara kendini kaptıran insanımız, çoğunlukla ve hatta tamamıyla ne yaptığını bilmez halimiz.. İçimizden nefret ya da acımak ve benzeri pis duygular çıktığında şaşırırız bir de.

En kıymetlim, "daha seninle görüşmeyeceğim" dediğinde ve bu adaletsizlikse, ve bu saçmaysa, anlaşılmazsa karnıma vuran şeyin ne olduğunu anlamadan ve düşündükçe hala aynı fiziksel acıyı hissederek geçen günler gibi...
O anda işte bir mucize olmaz.
Birisi elimden tutar, bilmeden. Bilmez ama duyar.
Bir kuş ölür, biber yeşerir, bir boru patlar.

Bilmez ama hisseder. Hem nasıl hisseder.

Aynı anda işlik-deki mevzular üstümüze gelir,  hepsi birden gelir.

Biri elini uzatır. Tutarsın, tutamazsın. Belli belirsiz bakarsın.
İşte o an bir şarkı patlayıverir. Kulaklardan kalbe, akla, burna ciğerlere dolar.

Yavaşça kafamı kaldırırım ve...