öğlen yemekleri fena.. bir gün tavuk öbür gün hamburger öbür gün yine tavuk sonra hamburger tavuk hamburger tavuk hamburger....
ve işin fenası yenilecek tarafları yok bugün sadece kola içtim.. kampa
zor attım kendimi dört hurma iki ceviz... hurmaları Borahan'dan
otlanıyorum. Iraklı bir arkadaşa hurma aldırdı, Borahan. iyi bir
arkadaş. burdaki arkadaşların hemen hepsi iyi.. haa unutuyordum.
cevizler de suyu çektiler.. üç tane
kaldı.. türkiye ye gitmeme dokuz gün var gün başına 0,3 ceviz. işte
böyle sevgili blok.. koyun can derdinde kasap et. takılıyoruz. bir nevi
askerlik, gün sayıyorum. güneşte kalınca bazan nevrim dönüyor s......
böyle işi de parasını da... kafama s...... ne güzel tokat'ta takılıyoduk ... diyorum. ama geçecek inşallah. burdaki tipler ne desen inşallah
diyor. çok komiğime gidiyor. adama bir iş söylüyorsun, hesapta "çok mühim
hayati bir iş". herif inşallah diyor. önce bozuluyor insan ama hoşuma
gitmeye başladı. geçen İlhan anlattı, İlhan konstırakşından bir arkadaş,
taşeronun biri; bunu yarın öbürgün inşallah diye diye bir buçuk ay
oyalamış... bizim memleketteki kafanın daha bir özgün daha bir değişik
modeli burdaki kafa.. sevmeye başladım. fakat çok ama çok perişanlar.
dün bir asker gördüm, kontrol noktasında, elinde silah, ayağı yaralı mı
ne, yaralı dediysem ayakkabı vurmuş heralde sargı bezi sarmış, yaka bir
yanda paça bir yanda... gelen geçeni kontrol edecek ama ayakkabısının
teki ayağında değil tüfeğin kabzası kırık saç, sakal, uykudan kalkmış
gibi bir yüz ifadesiyle topallıya topallıya gezeliyordu. yanına gidesim
geldi.. bu arada kampın duvarları üstüme üstüme gelmeye başladı,
sinekler de bir arttı ki sorma. 18:30 da yemek var. açlık fena. hurmalar
tuttu biraz.. akşam yediğim bu hurmalar sabah beni tırmalar mı acaba...
ingilizleri bile sevmeye başladım, bireysel olarak. bizi koruduklarını
sanan hıyarları. insan aynı. hepsi insan ama bir iki tanesi var
diyaframdan diyaframdan londra aksanıynan konuşmuyorlar mı.. sus la
eşşek sıpası diyorum. ha? diyorlar.. yok bişey ... diyorum, gülümseyip
gidiyorum. onlarda gülüyor. öyle anlaşıp gidiyoruz işte. havalar iyi
hala sapık gibi kılima açılıyor ortak mekanlarda yaşlandım mı nedir bir
de bu ara kılimalara taktım kafayı.. kuruk kafa rahat durmuyor, ama
herşey kontrol altında sevgili blok. şu banka hesabını bir göreyim
tükiye'ye gidince galiba daha iyi olacak.. şimdilik hoşçakal.. :-)
15 ekim, 19.02saat
ve işin fenası yenilecek tarafları yok bugün sadece kola içtim.. kampa zor attım kendimi dört hurma iki ceviz... hurmaları Borahan'dan otlanıyorum. Iraklı bir arkadaşa hurma aldırdı, Borahan. iyi bir arkadaş. burdaki arkadaşların hemen hepsi iyi.. haa unutuyordum. cevizler de suyu çektiler.. üç tane kaldı.. türkiye ye gitmeme dokuz gün var gün başına 0,3 ceviz. işte böyle sevgili blok.. koyun can derdinde kasap et. takılıyoruz. bir nevi askerlik, gün sayıyorum. güneşte kalınca bazan nevrim dönüyor s...... böyle işi de parasını da... kafama s...... ne güzel tokat'ta takılıyoduk ... diyorum. ama geçecek inşallah. burdaki tipler ne desen inşallah diyor. çok komiğime gidiyor. adama bir iş söylüyorsun, hesapta "çok mühim hayati bir iş". herif inşallah diyor. önce bozuluyor insan ama hoşuma gitmeye başladı. geçen İlhan anlattı, İlhan konstırakşından bir arkadaş, taşeronun biri; bunu yarın öbürgün inşallah diye diye bir buçuk ay oyalamış... bizim memleketteki kafanın daha bir özgün daha bir değişik modeli burdaki kafa.. sevmeye başladım. fakat çok ama çok perişanlar. dün bir asker gördüm, kontrol noktasında, elinde silah, ayağı yaralı mı ne, yaralı dediysem ayakkabı vurmuş heralde sargı bezi sarmış, yaka bir yanda paça bir yanda... gelen geçeni kontrol edecek ama ayakkabısının teki ayağında değil tüfeğin kabzası kırık saç, sakal, uykudan kalkmış gibi bir yüz ifadesiyle topallıya topallıya gezeliyordu. yanına gidesim geldi.. bu arada kampın duvarları üstüme üstüme gelmeye başladı, sinekler de bir arttı ki sorma. 18:30 da yemek var. açlık fena. hurmalar tuttu biraz.. akşam yediğim bu hurmalar sabah beni tırmalar mı acaba... ingilizleri bile sevmeye başladım, bireysel olarak. bizi koruduklarını sanan hıyarları. insan aynı. hepsi insan ama bir iki tanesi var diyaframdan diyaframdan londra aksanıynan konuşmuyorlar mı.. sus la eşşek sıpası diyorum. ha? diyorlar.. yok bişey ... diyorum, gülümseyip gidiyorum. onlarda gülüyor. öyle anlaşıp gidiyoruz işte. havalar iyi hala sapık gibi kılima açılıyor ortak mekanlarda yaşlandım mı nedir bir de bu ara kılimalara taktım kafayı.. kuruk kafa rahat durmuyor, ama herşey kontrol altında sevgili blok. şu banka hesabını bir göreyim tükiye'ye gidince galiba daha iyi olacak.. şimdilik hoşçakal.. :-)
15 ekim, 19.02saat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder